TMMOB SANAYİ KONGRESİNE GİDERKEN KAMUCULUK YENİDEN ETKİNLİĞİ

×

Hata mesajı

  • Notice: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 771 satırı) içinde Undefined index: 3.0.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 777 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 781 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_glyphicons() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 841 satırı) içinde array_merge(): Expected parameter 1 to be an array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.
  • Warning: _bootstrap_icon() (/srv/www/html/sites/all/themes/bootstrap/includes/common.inc dosyasının 875 satırı) içinde in_array() expects parameter 2 to be array, null given.

TMMOB adına Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından iki yılda bir düzenlenen TMMOB Sanayi Kongresi 2023, Aralık ayında Ankara’da toplanacaktır. Bu kongre kapsamında Cumhuriyetin 100. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen TMMOB Sanayi Kongresine Giderken/Kamuculuk Yeniden etkinliği ise 28 Ekim 2023 tarihinde MMO Eğitim ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

TMMOB Sanayi Kongresine Giderken/Kamuculuk Yeniden etkinliği Oda Başkanı Yunus Yener ve TMMOB Başkanı Emin Koramaz’ın açılış konuşmalarıyla başladı.

Oda Başkanı Yunus Yener etkinlik açılışında özetle şöyle konuştu:

“Türkiye Cumhuriyetinin bir bağımsızlık savaşı sonucu kuruluşunu anar ve kutlarken, başka halkların bağımsızlık, özgürlük mücadelelerini görmezden gelemeyiz. Bu açıdan şu an dünya siyasetinin en önde gelen konularından biri, Siyonist İsrail’in Filistin topraklarını ilhakı, işgali ve soykırımıdır, vahşi kitlesel katliamlardır. Filistin halkına onlarca yıldır acılar çektiren İsrail’in devlet terörünü ve onun baş destekçileri olan emperyalist devletleri kınıyor, Filistin halkının yanında olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum.

Kamucu uygulamaların tasfiyesi doruk noktasına ulaştı

Etkinliğimizin teması, Cumhuriyetin ilanının 100. yıldönümü dolayısıyla Kamuculuk Yeniden olarak belirlenmiştir. Cumhuriyetin özellikle kuruluş ve gelişme dönemlerinin en karakteristik özelliklerinden biri laiklik, biri de özgün bir kamuculuk deneyimidir. Kamu mülkiyeti, üretim dahil kamu işletmeciliği, kamusal alanlar ile kamusal hizmet ve denetim ağları, kurumsal olarak bu çerçevede oluşturulmuştur.

Bu iktidar öncesinde başlayan kamucu uygulamaların tasfiyesi bu dönemde doruk noktasına ulaşmıştır. Ülkemizin içinde bulunduğu bu dönemde yeni bir kuruluşa/inşaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle şimdi bu etkinlikte, kamuculuğun ülkemize geçmişte kazandırdıkları yanı sıra, kamuculuğun programatik öğelerinin daha üst bir düzeyde oluşturulması ve uygulanması gerekliliği üzerine birlikte konuşacağız. Başka bir deyişle, bugünden yarına, yeni bir Cumhuriyet, başka bir Türkiye özlemimizin temellerini ortaya koymaya çalışacağız.

Laiklik ve demokratik normlar tasfiye edildi

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bazı dönemlerde sermaye birikim modelinin temel taşları olan İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Teşekkülleri, 1929 Büyük Bunalımı sonrası arayışlar ve Türkiye’nin özgül kalkınma planlaması gereksiniminin ürünü olarak oluşturulmuştu. Özellikle 1929 dünya ekonomik bunalımının ardından devletçilik olarak da ifade edilen, ancak toplumcu bir yaklaşımı ifade etme açısından daha çok yeğlenmesi gereken kamuculuk ve kamucu uygulamalar, Türkiye kapitalizminin gelişme ve gerileme süreçlerinde tamamen tasfiye edilmiş durumdadır.

Planlamadan kalkınmaya, sahiplik/mülkiyet konusundan üretim, işletmecilik, hizmet, denetim ve toplumsal fayda öğelerine kadar durum böyledir. Cumhuriyet değerlerinin tasfiyesinde önde gelen iki konudan biri bu, diğeri de laikliktir ve giderek eksik ayaklı demokrasi/demokratik normlar da tasfiye edilmiştir. Tabii bu durum uzun bir süreç içinde ve AKP iktidarı altında gerçekleşmiştir.

Cumhuriyete gerçek içeriğinin kazandırılması gerekiyor

Kamu yararı yaklaşımının ters yüz edilerek dışlanması eşliğinde kamu mülkiyeti, üretken ve toplumsal faydaya yönelik kamu işletmeciliği ile kamusal alan ve hizmetlerin tümü serbestleştirme-özelleştirmeler yoluyla yerli ve yabancı sermayeye sunulmuştur. Ekonomi, nihai planda yağma ve rant talanı ile belirlenir olmuş, kasalar boşalmış, sömürü yoğunlaşmış, ülkemiz ve halkımızın yoksullaştırılması vahim noktalara gelmiştir. İktidar, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, kamu düzeni ve hizmet normlarını tasfiye ederek siyasal İslamcı bir rejim değişikliği gerçekleştirmiştir. Milliyetçi/ırkçı, dinci/mezhepçi/tarikatçı gerici ideolojiler ve yapılar, siyasal İslamcı faşizm şemsiyesi altında kaynaşmıştır.

Sermaye birikimi politikaları eş, dost, akraba, yandaşlara çok yönlü sermaye transferleriyle oligarşik niteliktedir. Birikim tarzı-emek süreci ilişkisinde eşitsizlik had safhaya ulaşırken emekçi halk daha da yoksullaşmaktadır. Taciz, tecavüz, şiddet, kadın düşmanlığı, çocuk istismarı, iş cinayetleri, depremlere ve diğer afetlere karşı önlemsizlik, kayıtsızlık vb. hemen her şey, çağdışı dinsel söylemlerle örtülmeye ve meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Bütün temel hak ve özgürlükler yok sayılarak fiilen tasfiye edilmiş, toplumsal muhalefete karşı devlet şiddeti ve onun yan aparatları devreye sokulmuştur.

Özetle ülkemizde tarihsel ve toplumsal bir yıkım yaşanmaktadır. Bu nedenle, halk egemenliği rejimi demek olan Cumhuriyete gerçek içeriğinin kazandırılması gerekiyor. Bunun için de ekonomik sosyal politikalara dair köktenci bir programatik yaklaşım ve uygulamalar bütünü gerekiyor.

Etkinliğimiz kamucu/toplumcu alternatife katkı sunacaktır

Bu noktada; “hep, tüm, bütün, hepsi, genel, genele ait, halk, halkın bütünü, halkın bütününe ait” köklerine sahip olan kamu kavramından türeyen kamuculuk ve kamu yararı yaklaşımının içinde bulunulan döneme göre programatik olarak yeniden üretilmesi, anlamlandırılması ve bugünden yarına mücadelelerle toplum bilincine çıkarılarak hakim kılınması gerekiyor. Etkinliğimizin bu açıdan çok önemli katkılar sunacağına inanıyoruz.

Son olarak ülkemizin içinde bulunduğu karanlık durumu köklü bir tarzda aşmasının birbirleriyle bağlantılı iki yoluna işaret etmek isterim. Biri, yıllardır dile getirdiğimiz üzere emperyalizmden ve sermaye egemenliğinden kurtuluşu sağlayacak siyasi bir iradenin oluşumu; diğeri, halkçı kamucu/toplumcu planlama-kalkınma yaklaşımının hakim kılınması ve nihayet halk egemenliğinin sarsılmaz biçimde tesis edilmesidir. Türkiye’nin içinde bulunduğu çok katmanlı bunalımlı yapıdan kurtularak gelişmesi ve toplumsal refahı böylece sağlanabilecektir. Etkinliğimizin bu öncüllere dayalı kamucu/toplumcu alternatife katkılarda bulunmasını diliyorum.”

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise açılışta özetle şöyle konuştu:

“Kamu kavramı insana ait olan her şeyi kapsayan çok genel bir içeriğe sahip. Bu geniş içeriği nedeniyle de herkesin, her kesimin kendi ihtiyaçlarına göre, kendi anlayışına göre şekillendirebildiği bir kavram.Tarihsel gelişim göz önünde bulundurulduğunda, gelişmiş kapitalist ülkelerle kıyaslandığında, kamu kavramının ülkemiz açısından hem daha karmaşık hem daha önemli bir yere sahip olduğunu görebiliyoruz.

80’li yıllara gelene kadar ülkemizde devlet ile kamu neredeyse birbiri yerine kullanılan kavramlardı. Bu kavramsal örtüşme, bir yandan toplumun geniş kesimlerinin ekonomik ve sosyal anlamda desteklenmesi bakımından cumhuriyet projesini destekleyen olumlu bir yana sahipken, diğer yandan da devletin sınıfsal içeriğinin göz ardı edilmesine neden olan olumsuz bir yana da sahipti.

1980’li yıllardan itibaren uygulanmaya başlayan neoliberal politikalar, ülkemizdeki bu kavramlar arasındaki bu örtüşmeyi de değiştirdi. Neoliberal kapitalizm, devletin kamusal sorumluluklarını ve faaliyetlerini tamamen dışlayan bir yönetim anlayışını hakim kıldı.Bugün içinde yaşadığımız tek adam rejimi ve inşa edilen parti devleti anlayışı, kamuyla örtüşen devlet anlayışının adeta tersyüz edilmiş biçimidir. Bugün ülkemizde devlet, kamuyla ve kamusal olanla adeta savaş halinde olan bir devlettir.

Kamuculuk yeniden diyerek yola çıkılmalıdır

TMMOB ise bu savaşta, kamunun haklarını, varlıklarını, zenginliklerini ve çıkarını koruyan taraftadır. Biliyoruz ki Cumhuriyet’in bir asırlık ‘dün’ü talan edilen varlıkları ve değerleriyle dolu. Ancak şimdi, ikinci yüzyılının hemen eşiğinde durduğumuz bu tarihi günlerde, ülkemizin yarını için ‘Nasıl bir cumhuriyet?’ ‘Nasıl bir gelecek’ soruları önümüzde duruyorsa, işte, tam buradan ‘kamuculuk yeniden’ diyerek yola çıkmalıyız.

Sermaye kesimlerinin dar ve bencil çıkarları karşısında kamunun ortak önceliklerinin korunması 1970’li yılların başından itibaren TMMOB için bir nirengi noktası olmuştur. Son 50 yıldır planlamadan sanayileşme politikalarına, özelleştirmelerden kentsel mekanların korunmasına, çevre mücadelesinden işçi sağlığına kadar her alandaki mücadele çizgimiz bu kamusal anlayışla oluşturulmuştur.

Basın açıklamalarımızda, kongre ve sempozyumlarımızda, raporlarımızda, açtığımız davalarda sürekli olarak kamu yararının, kamusal varlıkların, kamucu bakış açısının altını çizmemizin nedeni, neoliberal politikaların kamuya ait olan her şeye ve kamuculuk fikrine karşı yürüttüğü sistematik savaştır.

Koca bir halkın sırtına yoksulluk, güvencesizlik yüklendi…

Bugün geldiğimiz noktada ülkemizin sokakları, hasta çocuklarını tedavi ettirebilmek için sokaklarda stand açan anne babalarla doldu. Halk büyük bir çaresizliğe terk edildi. Eğitim almak da sağlık hizmetine kavuşmak da yalnızca parası olan için mümkün hale geldi. Öğrenciler açlıktan, işsizlikten umutsuzluktan intihar ediyor artık. Düşünün; yalnızca bir haftada 4 öğrenci bu şekilde hayatına son verdi…Zengin daha da zengin olabilsin diye koca bir halkın sırtına yoksulluk, güvencesizlik yüklendi…

Bakın işte daha geçtiğimiz gün devlet yurdunda bir öğrencimiz asansör kazasında hayatını kaybetti. Ne için yaşandı bu acı? Elbette, kamusal denetimin özelleştirilmesinin ve özel sektör eliyle yürütülen bir ticari faaliyet alanı haline gelmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Özelleştirmelerin, rantın ve kar hırsının yaşama galip geldiği böylesi korkunç ve vahşi bir dönemle mücadele ediyoruz.

21 yıldır devam eden AKP iktidarı, bu özelleştirme politikalarının en yoğunlaştığı dönem oldu. TMMOB olarak bu sürecin önüne geçebilmek, kamusal mal ve hizmetlerin sermaye kesimlerine peşkeş çekilmesini önleyebilmek için büyük mücadeleler verdik. Birliğimizin Anayasa ve yasalardan kaynaklanan kamusal niteliği sayesinde, hem özelleştirme süreçlerini mümkün kılan yasal düzenlemelere hem de tek tek tüm özelleştirme işlemlerine karşı yoğun bir hukuki mücadele sürdürdük. Açtığımız davalar ve yürüttüğümüz kitlesel mücadele, özelleştirme uygulamalarını durduramasa da sürecin bütünüyle yağmaya dönüşmesine engel olmuştur.

AKP’nin tasfiye ettiği en önemli kamusal değerimiz Cumhuriyettir

Bu aşamada Türkiye’de neoliberal kapitalizmin aldığı biçimi konuşurken geldiğimiz aşamada durumun sadece özelleştirme politikalarıyla, kamusal varlıklarımızın tasfiyesiyle sınırlı olmadığının farkında olmamız gerekiyor.AKP’nin tek adam rejimi ile tasfiye ettiği en önemli kamusal değerimiz cumhuriyettir. Tek adam rejimi cumhuriyet fikrinin, cumhuriyet değerlerinin, cumhuriyet idealiniz ve elbette cumhuriyet kurumlarının tasfiyesi anlamına gelmektedir.

Bence Cumhuriyeti en güzel tanımlayan cümlelerden birisi, “Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir” özdeyişidir. Cumhuriyetin tasfiyesi, kimsesizleri tümüyle çaresiz hale getirmiştir. Kaldı ki kimsesizlerin kimsesi olma iddiasındaki cumhuriyet, aslında uzun bir süredir kimsesiz kalmıştır…

İşte bugün burada ve bundan sonrasında da ‘kamuculuk yeniden’ diye konuşacaksak, üretimden topluma, bireysel ve toplumsal varoluşa bir bütünlük içinde konuşacağımız şey öncellikle yeni bir cumhuriyet olmalıdır.Bu bütünsellik içinde ancak, kamuculuk bir şey ifade edebilir. Bu yeni cumhuriyet; yaşamı üretim noktasından gündelik hayata, oradan toplumsal bireysel var oluşa kadar besleyebilir, filizlendirebilir.

Bizler boşuna okumadık! 

Bizler, bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak, sorunlarımızın, ülkemizin ve halkımızın sorunlarından bağımsız olmadığının bilincindeyiz.Mücadele etmezsek yaşadığımız sorunların daha da büyüyeceğini çok iyi biliyoruz.Cumhuriyet tarihinde yaratılan ve pek çoğu sata sata bitirilemeyen her kalkınmacı değerde biz mühendis, mimar ve plancıların emeği, özverisi ve temsil ettiği teknik akıl var. Bu yüzden biliyoruz ki;  Bizler boşuna okumadık!  Bu ülkenin harcında alın terimiz var. Ülkemizin ve halkımızın bizlere ihtiyacı var.Nasıl ki bu ülkenin harcına alın terimiz karıştı, ülkemizin geleceğini de yine hep birlikte kuracağız.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında, ülkemizi bitmeyen krizlere sürükleyen tek adam rejiminin geleceğimizi elimizden alma çabasına karşı, Cumhuriyetimizi eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik temeller üzerinde yeniden inşa edebilmek için tüm birikimimizi seferber edeceğiz.Toplumumuzu kuşatan karanlığa karşı aydınlıktan, savaşa karşı barıştan, dinci gericiliğe karşı laiklikten, faşizme karşı özgürlüklerden, ırkçılığa karşı eşitlikten, linç kültürüne karşı bir arada yaşamdan, rant ve sömürüye karşı emekten, yağma düzenine karşı kamusallıktan, emperyalizme karşı bağımsızlıktan yana bir ülke için tüm birikimimizi seferber edeceğiz. Ülkemizin güzel geleceği, umutlu yarınları için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Etkinlikte açılış konuşmalarının ardından Kamucu Politikalar ve Yeni Gelişmeler başlıklı ilk oturumda,  Dr. Serdar Şahinkaya, 1923 Cumhuriyeti İktisadiyatının Kamucu Taşıyıcı Kolonları (1923-1933);Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Dünyada Kalkınma Planlarında ve Ekonomi Politikalarında Kamucu Rüzgarlar; Doç. Dr. Ozan Zengin, Nasıl Bir Kamucu Devlet?konularını ele aldılar.

Öğle arasından sonraki Eğitim, Sağlık, Sosyal Güvenlik Politikaları ve Kamuculuk temalı ilk oturumda, Eğitim Sen eski Genel Başkanı Feray Tekin Aydoğan, Cumhuriyetle Kurulan Yaygın Laik Eğitim ve Bugünün Eğitim Sistemindeki Bozulan Kurumsal Yapı/Kamucu Toplumcu Laik Eğitim Programı; Dr. Osman Öztürk, Cumhuriyetin Sağlık Politikaları ve Uygulamaları; Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu, Kamucu Sosyal Koruma Politikaları ve Uygulamaları üzerine konuştu.

Kamucu Maliye, Tarım, Sanayi, Enerji, Ulaşım, Altyapı Politikaları temalı son oturumda, Prof. Dr. Aziz Konukman, Kamucu/Toplumcu Maliye Politikaları ve Uygulamaları; TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Kamucu Tarım Politikaları: Neden Nasıl?; MMO Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, Toplum Yararını Gözeten Demokratik ve Katılımcı Kalkınma İçin Kamucu Sanayi, Enerji, Ulaşım, Altyapı Politikaları ve Uygulamaları konuları üzerine konuştular.